Hem birey hem de çiftler için cinsellik, dengeli ve huzurlu bir yaşamın gereğidir. Cinselliğin gelişimi erken başlar ve eğitim, çevre şartları, aile yapısı gibi çok çeşitli faktörlerden etkilenir. Birleşme sırasında cinsel etkileşim sürecini oluşturan evrelerin belirlenmesi ergenlik çağına rastlar. Bu her biri belirli bazı fizyolojik değişimlere yol açan evreler, cinsel uyarılma, kavuşma (cinsel gerilimin devam ettiği süre), orgazm ve gevşeme olarak özetlenebilir. Yazımızda cinsel yaşam ve doğası hakkında bilgi bulabilir, insan hayatında normal bir süreç olan bu eylemi bilimsel açıdan hakkında bilgi bulabilirsiniz.
CİNSEL YAŞAM
Cinsel birleşme üreme amacına yönelik bir eylemdir. Ancak cinsel doyumun benzersiz bir haz sağlaması, özellikle etkili doğum kontrol yöntemlerinin bulunmasından sonra cinsel birleşmenin bu niteliğinin değişmesine yol açmıştır. Bir zamanlar cinsel birleşmeye nadiren eşlik eden cinsel doyum, günümüzde ikinci bir amacı haline gelmiştir. Cinsel fonksiyon yaşlanmayla da bağlantılıdır. Kadınlarda menopoz, erkeklerde andropoz, cinsel fizyolojide değişikliklere yol açsa da alınan haz genellikle korunur, ancak yaşlanan çiftin bu yeni duruma uyum sağlaması gerekir.
cinsel-yasam-ve-ozellikleri
Cinsel ilişkinin süreçleri ve fizyolojik özellikleri artık iyi bilinmektedir. Orgazmla sonuçlanan özel tepkiler zinciri her iki cinste de farklı seyreder. Bununla birlikte orgazma ulaşma şekilleri, hatta cinsel doyum objesi, kişiden kişiye, hat ta aynı kişide yaşı nedeniyle değişiklikler gösterebilir. Ayrıca lezbiyenlik ve eşcinsellik de cinselliğin farklı şekillerini oluşturmaktadır. Biyolojik cinsiyetle psikolojik cinsiyet arasındaki ince uyum sonucunda kesinleşen cinsel kimlik, cinsel davranışımızı belirler.
Cinsel içgüdünün zorunlu olarak bir tek objeye yöneldiği ve cinsel doyumun ancak bu obje yoluyla elde edilebildiği durumlarda cinsel sapmalardan söz edilir (fetişizm, mazoşizm, teşhircilik gibi). Bazı durumlarda cinsel yaşamda düzensizlikler ortaya çıkabilir. Bireyi olduğu kadar çifti de etkileyen bu bozukluklar çoğu zaman psikolojik, bazen de organik nedenlere dayanır.
